Lezzet Tanımı
Brezilya’nın Sao Paulo sınırında bulunan Mogiana bölgesi alışılagelmiş Rio Minas, Santos Türk kahvesi çekirdekleri, nitelikli ve içimi çok keyifli bir deneyim sunuyor. Çikolata aromasının yanı sıra doğal Brezilya çekirdek özellikleri, Orta asidite, orta gövdesine eşlik eden ceviz, karamel ve çikolata ile dengeli bir içim sunar.
Türk Kahvesi Tanımı
Türk Kahvesi, Türkler tarafından keşfedilen kahve hazırlama ve pişirme metodunun adıdır. Özel bir tadı, köpüğü, kokusu, pişirilişi, ikramı… kısacası, kendine özgü bir kimliği ve geleneği vardır. Önceleri Arap Yarımadası’nda kahve meyvesinin kaynatılması ile elde edilen içecek, bu yepyeni hazırlama ve pişirme metoduyla gerçek kahve lezzetine ve eşsiz aromasına kavuşmuştur. Kahve ile Türkler sayesinde tanışan Avrupa; uzun yıllar kahveyi, Türk kahvesi olarak bu yöntemle hazırlayıp tüketmiştir. Güney ve Orta Amerika menşeili, arabica türü, yüksek kaliteli kahve çekirdeklerinden harmanlanan ve titizlikle kavrulan Türk Kahvesi, çok ince öğütülür. Bir cezve yardımıyla su ve isteğe göre şeker ilave edilerek pişirilir. Küçük fincanlarla servis yapılır. İçilmeden önce telvesinin dibe çökmesi için kısa bir süre beklenir. Diğer metotlara nazaran, Türk metodunda kahvenin kaynatılması özellikle tercih edilen bir şeydir. Elde edilen kaynama, çok hafif bir kaynamadır ve çoğunlukla ciddi bir ısı artışından ziyade ısınan su ile çok ince öğütülmüş kahvenin etkileşimidir. Kahve tutkunları; ufak yudumlar halinde içilen dumanı üstünde bir fincan Türk Kahvesini yoğun gövdesi, nefis lezzeti ve ağızdaki kalıcı aroması için tercih ederler.
Türk Kahvesi Tarihçe
1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul’a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı. İlk olarak 1554 yılında Tahtakale’de açılan ve tüm şehre hızla yayılan kahvehaneler sayesinde halk kahveyle tanıştı. Günün her saati kitap ve güzel yazıların okunduğu, satranç ve tavlanın oynandığı, şiir ve edebiyat sohbetlerinin yapıldığı kahvehaneler ve kahve kültürü dönemin sosyal hayatına damgasını vurdu. Saray mutfağında ve evlerde yerini alan kahve, çok miktarda tüketilmeye başlandı. Çiğ kahve çekirdekleri tavalarda kavrulduktan sonra dibeklerde dövülerek cezvelerde pişirilmek suretiyle içiliyor ve en itibarlı dostlara büyük bir özenle ikram ediliyordu. Kısa sürede, gerek İstanbul’a yolu düşen tüccarlar ve seyyahlar gerekse Osmanlı elçileri sayesinde Türk Kahvesinin lezzeti ve ünü önce Avrupa’yı oradan da tüm dünyayı sardı.
Brezilya Kahve Tarihi
Dünyanın 1 numaralı kahve çekirdeği ihracatçısı olan Brezilya aynı zamanda en karmaşık ülkelerden biridir. Ülkenin büyüklüğü, çok çeşitli lezzet profillerine uygundur ve ülke çapında, hatta genellikle tek bir hasat sırasında aynı çiftlikte bile dört farklı işleme yöntemi kullanılır. Brezilya kahveyle 1700’lerin başında tanıştı ve 1820’de dünya kahvesinin yaklaşık %30’ünü üretir hale geldi. 1860’a gelindiğinde, Asya ve Afrika kahve bitkisi hastalıklarıyla karşı karşıyayken, şaşırtıcı bir şekilde üretimini %80 yükseltti. Brezilya aynı zamanda onlarca yeni ve heyecan verici kahve çeşidine de ev sahipliği yapıyor. Bazıları doğal çeşitliliktir, diğerleri ise melezler yaratmak amacıyla yetiştirilmiştir. Çok fazla çeşitlilik olsa da, ülke genelinin alçak irtifa da kalıyor olması, Orta Amerika’daki kuzenlerinin altında yetiştirmeleri anlamına geliyor. Brezilya kahvesinin düşük asitlik seviyelerine ve daha ağır bir gövdeye sahip olmasının nedeni budur. Lezzet skalasında bazı çekirdeklerde çikolata ve toprak aromaları hissedilirken bazıları da oldukça çiçeksi ve birkaçı da meyvemsidir.
1930’da Brezilya Kahve Enstitüsü, düşen kahve çekirdeği satışlarını hareketlendirebilmek ve biriken stokları eritebilmek için gıda şirketlerini, tadını ve aromasını kaybetmeksizin suda eriyebilen hazır kahve üretiminin yolunu bulmaya çağırdı. Daha önceki denemelerde kahve tüm lezzetini yitirmekteydi. Nestle’nin araştırmacısı Max Mortgenthaler, filtre kahveyi kurutmanın yollarını aramaya başladı ve püskürtmeli kurutma olarak bilinen bir teknik geliştirdi. Demlenmiş bir kahve, ısıtılmış bir kulenin tepesinden püskürtülüyordu; kahve damlacıkları aşağı düşerken kuruyor, aşağıya ulaştığında toz haline gelmiş oluyordu. Mortgenthaler 1937’de tekniğini kusursuz hale getirdi ve ertesi yıl Nestle ilk gerçek hazır kahve olan Nescafe’yi piyasaya sürdü. Toz halindeki kahvenin işlenerek granül haline getirilmesiyle Mortgenthaler’in ilk yöntemi daha da geliştirildi ve 1964’te Nestle daha üstün, ama daha pahalı olan “dondurarak kurutma” yöntemini icat ederek, 1965’te dondurarak kurutma yöntemiyle üretilmiş ilk hazır kahvesi Nescafe Gold Blend’i piyasaya sürdü.
Değerlendirmeler
Henüz değerlendirme yapılmadı.